Twilight
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Twilight - Alacakaranlık Türkçe Çeviri 18. Bölüm (Av)

Aşağa gitmek

Twilight - Alacakaranlık Türkçe Çeviri 18. Bölüm (Av)  Empty Twilight - Alacakaranlık Türkçe Çeviri 18. Bölüm (Av)

Mesaj tarafından Admin Çarş. Tem. 14, 2010 6:11 pm

18.Bölüm (AV)

Arka arkaya ormanın derinliklerinden çıktılar.Ortaya çıkan ilk
adam,sürünün başında olduğu belli olan uzun boylu,koyu renk saçlı diğer
adamın öne geçmesini sağlayarak hemen geri çekildi.Üçüncüsü bir
kadındı;uzaktan sadece kadının parlak kırmızı saçlarını
görebiliyordum.Edward'ın ailesine dikkatle yaklaşmadan önce aralarındaki
mesafesi kapattılar.Yırtıcı bir hayvan sürüsünün kendi türlerinden
başka bir grupla karşılaştıklarında sergileyeceği davranışları
sergiliyorlardı.
Onlar yaklaşırken Cullen'lardan ne kadar farklı olduklarını
görebiliyordum.Yürüyüşleri kedi gibiydi,bu öyle bir yürüyştü ki her an
yere çökerek yürüyebilecekleri hissi veriyordu.Üzerlerinde sırt
çantalarıyla yürüyüşe çıkmış insanların giydikleri türden şeyler
vardı;kot ve kalın,su geçirmez kumaştan düğmeli montlar.Kıyafetler
yıpranmıştı,ayakları çıplaktı.Adamların saçları kısaydı ama kadının
parlak turuncu saçları ormanın yaprak ve dal aprçalarıyla doluydu.
Herkes tetikteydi.Tek kelime bile etmeden hepsi bir anda daha normal
ve dik bir şekilde yürümeye başladılar.
Öndeki adam içlerinde en güzel olanıydı;tipik solgunluğun altında ten
rengi zeytin yeşili,saçlarıysa parlak siyahtı.Orta yapılı ve tabiki
kaslıydı ama Emmet'in yanında solda sıfır kalırdı.
Kadın daha yabani görünüyordu,gözleri yanındaki adamlarve benim
etrafımdaki grup arasında gidip geliyordu.Dağınık saçları,hafif rüzgarda
dalgalanıyordu.Duruşu bir kedininkini andırıyordu.İkinci adam fazla öne
çıkmayarak arkalarında dolanıyordu,liderden biraz daha inceydi,açık
kahverengi saçları ve sıradan hatları çok alışılagelmişti.Ama gözleri
donuk ve tetikteydi.
Gelenlerin gözleri de farklıydı.Beklediğim gibi bal rengi yada siyah
değil,rahatsız edici ve uğursuz bordo rengindeydi..
Koyu renk saçlı adan gülümseyerek Carlisle'a yaklaştı.''Oyun
oynadığınızı duyduk''dedi rahat bir sesle,konuşmasında hafif bir Fransız
aksanı vardı.''Ben Laurent,bunlar da Victorio ve James''dedi yanındaki
vampirleri göstererek.
''Ben Carlisle,bu da benim ailem.Emmet,Jasper,Rosalie,Esme ve
Alice,Edward ve Bella.''dedi bizi gruplar halinde göstererek.Benim adımı
söylediğine çok şaşırdım.
''Bir kaç oyuncu daha için yeriniz var mı?''diye sordu Laurent arkadaş
canlısı bir tavırla.Carlisle cevap verdi''Aslında bizde bitirmek
üzereydik.Ama başka bir zaman bunu kesinlikle isteriz.Bu civarda uzun
süre kalmayı düşünüyor musunuz?''
''Aslında biz kuzeye gidiyoruz ,ama etrafta kimlerin olduğunu merak
ettik.Uzun zamandır böyle arkadaşlara rastlamamıştık.''
''Bu bölgede bizden ve sizin gibi arada sırada uğrayan misafirlerden
başka kimse yok.''Gergin ortam yavaş yavaş bu sıradan konuşmayla
yumuşamaya başlamıştı.Sanırım Jasper durumu idare etmek için o tuhaf
gücünü kullanıyordu.
''Av alanlarınız nerelerdir?''diye sordu Laurent rahatça.Carlisle bu
sorunun ardındaki imayı anlamazlıktan geldi''Olympic tepesi,bazende
Coast Tepeleri.Yakınlarda sürekli oturduğumuz bir evimiz var.Denali'de
bizimki gibi bir ev daha var.''
''Sürekli mi?Bunu nasıl beceriyorsunuz?''sesinde gerçek bir merak
vardı.
''Neden bizimle eve gelmiyorsunuz,daha rahat konuşabiliriz.''dedi
Carlisle''Bu uzun bir hikaye.''James ve Victoria''ev''kelimesini
duyduklarında birbirlerine şaşkınlıkla baktılar ama Laurent ifadesini
saklayabildi.''Bu kulağa çok ilginç ve hoş geliyor.''Gülümsemesi çok
sıcaktı.''Ontario'dan beri av peşindeyiz ve bu sürede kendimize çeki
düzen verme fırsatımız olmadı.''Gözleri Carlisle'ın düzgün görünüşüne
takıldı.
''Lütfen yanlış anlamayın ama bu bölgede avlanmazsanız
seviniriz.Bilirsiniz,şüphe uyandırmamamız lazım.''diyerek bir açıklama
yaptı Carlisle.''Elbette''dedi Laurent başını sallayarak.''Sizin
bölgenize dokunmayız.Zaten biz Seattle'ın dışında bir yerlerde
yedik.''dedi gülerekBir an ürperdim.
''Eğer bizimle gelmek isterseniz size yolu gösterelim,Emmet ve
Alice,siz arabayı almak için Edward ve Bella'yla gidebilirsiniz.''diye
ekledi.Carlisle konuştuğu sırada üç şey oldu.Saçlarım hafif rüzgarda
dalgalandı,Edward bir anda gerildi;adamlardan biri başını uzatarak
dikkatle beni inceledi ve koklamaya başladı.
James bir adım atıp yere eğildiğinde hepsi paniğe kapıldı.Edward
dişlerini gösterdi,beni korumak istercesine yere eğildi,boğazından
korkunç hırıltılar yükseliyordu.Bu sabah ondan duyduğum keyifli seslere
hiç benzemiyordu bunlar;bu hayatımda duyduğum en tehditkar sesti,tepeden
tırnağa ürperdim.
''Bu nedir?''dedi Laurent hayretler içinde.Ne James ne de Edward
oraloldular.James hafifçe yana kaydı ve Edward'da buna karşılık biraz
ilerledi.''Kız bizimle''dedi Carlisle James'e.Laurent kokumu lamamıştı
ki ne olduğumu anlayamamıştı.''Yanınızda atıştırmalık bir şey mi
getirdini?''diye sordu.
Edward artık çok daha orkunç bir şekilde hırlıyor,dişleri iyice
görünüyordu.Laurent bir adım geri attı.''Kız bizimle dedim''dedi
Carlisle sert bir ses tonuyla.''Ama o bir insan.''dye karşı çıktı
Laurent.Sözcükler ağzından saldırganlıktan çok,büyük bir şaşkınlıkla
çıkmıştı.''Evet''dedi Emme açıkça Carlisle'ın tarafındaydı ve gözlerini
James'in üzerinden ayırmıyordu.James yavaşça çömeldiği yerden doğruldu
ama gözleri hala üzerimdeydi,burun delikleri genişlemişti.Edward önümde
bir aslan gibi gergin duruyordu.
Laurent konuştuğunda sesi yatıştırıcıydı,düşmanlığı ortadan kaldırmaya
çalışıyordu.''Anlaşılan birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var.''
''Gerçekten öyle.''Carlisle'ın sesi soğukkanlıydı.''Biz yinede bu
davetinizi kabul etmek istiyoruz.''Gözleri önce bana nra Carlisle'a
kaydı.''Ve tabi ki bu kıza zarar vermeyeceğiz.Ayrıca deminde söylediğim
gibi sizin alanınızda avlanmayacağız.''
James kızgın ve inanamayan gözlele Laurent'e bakıyordu,sonra da
Victoria'ya baktı.''Size yolu gösterelim.Jasper,Rosalie,Esme?''diye
sslendi.Bir araya geldiler ve aynı noktada buluştuklarından beni onların
görüş mesafesinden çıkardılar.Alice hemen yanımda belirdi,Emmet biraz
geride durdu,James'in arkası dönükken bile gözlrini onun üzerinden
ayırmıyordu.
''Hadi gidelim Bella.''Edward'ın sesi kısık ve soğuktu.Ben orada donup
kalmıştım.Kendime gelmem için Edward'ın kolumu tutup sertçe çekmesi
gerekmişti.Alice ve Emmet beni salıyorlardı.Edward'ın yanında
yalpalayarakyürüyordum,üzerimde hala korkunun verdiği şaşkınlık
vardı.Onları gidip gitmediğini duyamıyordum.Ormana doğru insanların
yürüdüğü hızla yürürken,Edward'ın sabırsızlığı neredeyse dokunabilecek
kadar yoğunlaşmıştı.
Ormana girdiğimizde Edward yürümeye devam ederek beni bir askı gibi
omzuna aldı.O giderken bende elimden geldiği kadar sıkı tutunaya
çalışıyordum,diğerleride hemen peşimizden geliyorlardı.Başımı aşağıda
tutuyordum.Artı iyice karanlık olan ormana hayalet gibi
dalmıştık.Edward'ın neşesi tamamen kaybolmuş,yerini onu tüketen ve daha
hızlı koşmasına neden olan bir korkuya bırakmıştı.
Arabaya gelmiştik bile,Edward beni arka koltuğa atarken biraz olsun
durakladı.''Onun kemerini tak''diye emretti yanımda oturan Emmet'e.Alice
çoktan ön koltuğa oturmuş,Edward'sa motoru çalıştırıyordu.Motor hayat
buldu,geri geri gittik ve kıvrımlı yola çıktık.Edward benim
anlayamayacağım hızda bir şeyler söylüyordu,söyledikleri daha çok küfüre
benziyordu.Sarsıntılı yolculuğumuz bu sefer daha da kötüydü.Emmet ve
Alice camdan dışarıya bakıyorlardı.
Ana yola çıktık,her ne kadar hızımız artmış olsa da nereye gittiğimizi
artık daha iyi görebiliyordum.Güneye,Forks'tan uzağa gidiyorduk.
''Nereye gidiyoruz?''diye sordum.
Kimse cevap vermedi.Kimse bana bakmadı bile.''Lanet olsun Edward!Beni
nereye götürüyorsun?''
''Seni buradan uzağa,çok uzağa götürmemiz lazım,hem de
hemen.''Konuşurken arkaya bakmadı,gözleri yoldaydı.Hız göstergesi
saatteyüz yetmiş kilometre hızla gittiğimizi gösteriyordu.
''Geri dön!Beni eve götürmek zorundasın!''diye bağırdım.
''Emmet.''dedi Edward sert bir ifadeyle.
Emmet de ellerimi çelik gibi kollarıyla tuttu.
''Hayır!Edward!Bunu yapamazsın!''
''Yampmak zorundayım Bella,şimdi lütfe sessiz ol.''
''Olmayacağım!Beni geri götürmek zorundasın.Charlie FBl'ı arar!Hepsi
ailenin üzerine gider.Carlisle ve Esme!Gitmek ve sonsuza kadar saklanmak
zorunda kalırlar!''
''Sakin ol Bella''Sesi buz gibiydi.''Biz daha öncede böyle şeyler
yaşadık.''
''Benim üzerimden yaşamayacaksın!Herşeyi benim üzerimden
mahvedemeyeceksin!''
Deli gibi çırpınıyordum.
''Edward,kenara çek.''Alice ilk kez konuşmuştu.
Edward sinirli bir şekilde ona baktı ve hızlandı.
''Edward,bunu konuşmalıyız.''
''Anlamıyorsun''dedi öfkeyle;sesinin daha önce hiç bu kadar yüksek
çıktığını duymamıştım,cipin içinde bu ses sağır ediciydi.Hız ibresi yüz
seksen beşe yaklaşmıştı.''O bir takipçi Alice görmedin mi?Bir takipçi!''
Emmet'in yanımda gerildiğini hissettim,neden bu sözcüğün bu kadar
etkili olduğunu merak ettim.Bu sözcüğün üçü için benden fazla anlam
taşıdığı kesindi.Anlamak istiyordum,ama soru sormama imkan yoktu.
''Kenera çek Edward.''
Hız göstergesi iki yüze dayanmıştı.
''Dediğimi yap Edward.''
''Beni dinle Alice.Adamı aklından geçenleri biliyorum.Takip etmek onun
tutkusu,takıntısı ve adam onu istiyor.Bu gece ava çıkacak.''
''Nereye gittiğimizi bilmi...''
Edward sözünü kesti.''Sence onun kokusunu kasabaya kadar takip etmesi
ne kadar sürer?Daha Laurent konuşmadan o planını yapmıştı.''
Derin bir nefes aldım,kokumun onu nereye getireceğini
biliyordum.''Charlie!Onu orda bırakamazsınız!''Kelimelerle bğuşuyordum.
''O haklı''dedi Alice.
Araba hemen yavaşladı.
''Şimdi seçeneklerimize bir bakalım.''dedi Alice tatlı bir şekilde.
Araba biraz daha yavaşladı ve ani bir fren yaptık.
''Hiçbir seçeneğimiz yok.''dedi Edward.''Charlie'yi
bırakmayacağım!''diye bağırdım.
''Çeneni kapat Bella!''
''Onu geri götürmeliyiz.''dedi Emmet.
''Hayır.''Edward'ın kararı kesindi.
''O adam bizim dengimiz değil.Bella'ya dokunamaz.''
''Bekleyecektir''
Emmet gülümsedi.''Ben de bekleyebilirim.''
''Sen görmedin,bilmiyorsun.Kendini bir ava adadımı onu kimse
vazgeçiremez.Onu öldürmek zorundayız.''
Emmet bu fikirden rahatsız olmadı.''Bu bir seçenek.''
''Bir de kadın var.O,adamla birlikte.Eğer iş kavgaya dönüşürse
liderleri de onlarla birlikte savaşa girer.''
''Biz yeterince kalabalığız.''
''Başka bir seçenek daha var.''dedi Alice sessizce.
Edward hışımla ona döndü.Hırlıyormuş gibi konuşuyordu.
''Başka-seçeneğimiz-yok!''
Emmet ve ben ona şaşkınlıkla bakıyorduk,Alice pek şaşırmamış
gibiydi.Edward ve Alice birbirlerine bakarken uzun bir sessizlik oldu.
Bu sessizliği ben bozdum.''Benim planımı duymak isteyen var mı?''
''Hayır''dedi Edward.Alice ona baktı sonunda oda çileden çıkmıştı.
''Dinle''dedim yalaran bir sesle.
''Beni geri götür.''
''Hayır''diyerek sözümü kesti.
Ona bakarak konuşmaya devam ettim.''Beni geri götür.Babama Phoenix'e
gitmek istediğimi söylerim.Çantamı toplarım.Bu takipçi bizi izlerken
bekleriz sonrada kaçarız.Adam bizi takip eder ve Charlie'yi rahat
bırakır.Charlie'de ailenizle ilgli FBl'ı aramaz.Sonra da siz beni e
cehenneme götürecekseniz götürürsünüz.''
Hepsi şaşkınlıkla bana bakıyorlardı.
''Aslında fena fikir değil.''Emmet'in şaşkınlığı tam bir aşağılamaydı.
''Belkide işe yarayabilir babasını öylece savunmasız bırakamayız
biliyorsunuz.''dedi Alice.
Herkes Edward'a bakıyordu.
''Bu çok tehlikeli,adamın Bella'nın yüz kilometre bile yakınında
olmasını istemiyorum.''
Emmet kendine çok güveniyordu.''Edward,o bize yatişemez.''
Alice bir süre düşündü''Onun saldırdığını görmüyorum.Bella'yı yanlız
bırakmamızı bekleyecek.''
''Bunun olmayacağını anlaması fazla uzun sürmez.''
''Sizden beni eve götürmenizi rica ediyorum.''
Edward gözlerini sımsıkı kapattı.
''Lütfen''dedim ince bir sesle.
Başını kaldırıp bana bakmadı.Konuştuğundaysa sesi bıkkındı.
''Bu gece takipçi seni görsün veya görmesin hiçbir yere
gitmiyorsun.Charlie'ye Forks'a bir dakika daha katlanamayacağını
söylersin.Ona bir şeyler uydur işte.Eline ilk geçen şeyleri çantana koy
ve kamyonetine bin.On beş dakikan var.Beni duyuyor musun?Kapıdan adımını
attıktan sonra on beş dakika.''
Cip tekrar çalıştı ve geri döndük.Hız göstergesi ibresi tekrar
yükselmeye başladı.
''Emmet?''diye sordum ellerime bakarak.
''Aa,afedersin.''dedi ellerimi bırakarak.
Bir kaç dakika motorun sesinden başka hiçbir ses çıkmadı.Bu sessizliği
bozan Edward oldu.
''Şimdi şöyle olacak.Eve vardığımızda eğer takipçi orada değilse
Bella'ya kapıya kadar eşlik edeceğim.Sonra senin içeride on beş dakikan
olacak.''dedi bana dikiz aynasından bakarak.''Emmet sen evin dışını
tut.Alice sende kamyoneti.Bella içeride olduğu sürece bende içeride
olacağım.Bella dışarı çıktıktan sonra siz ikiniz cipi eve kadar
götürebilir ve Carlisle'a haber verebilirsiniz.''
''Hayır olmaz.''diye araya girdi Emmet.''Ben seninleyim.''
''Bunu iyi düşün Emmet.Ne kadar süreliğine gideceğimi bilmiyorum.''
''Bu işin nereye varacağını öğreninceye kadar seninleyim.''
Edward iç geçirdi.''Eğer takipçi oradaysa''diye büyük bir ciddiyetle
devam etti.''yolumuza devam edeceğiz.''
''Biz oraya ondan önce varacağız.''dedi Alice kendinden emin bir
şekilde.
Edward bunu kabul etmiş görünüyordu.Alice'le ne sorunu vardı
bilmiyorum ama artık ona güveniyordu.
''Peki cipi ne yapacağız?''diye sordu Alice.
''Onu eve bırakırsın.''
''Hayır bırakamam.''dedi Alice sessizce.Aralarındaki o anlaşılmaz
sürtüşme yine başlamıştı.''Hepimiz benim kamyonete sığabiliriz.''dedim.
Edward hiç de beni duymuş gibi görünmüyordu.
''Sanırım yanlız gitmeme izin vermelisiniz.''
''Bella lütfen,sadece bu sefer benim dediğim gibi yapalım.''dedi
Edward dişlerini sıkarak.
''Dinle Charlie aptal değil''diye karşılık verdim.''Eğer yarın
kasabada olmazsanız şüphelenecektir.''
''Hiç ilgisi yok.Onun güvende olduğundan emin olacağız ve şimdilik en
önemli şey de bu.''
''Peki bu takipçi?Bu gece nasıl davrandığını gördü.Nerede olursan
ol,senin benimle olduğunu düşünecektir.''
Emmet yine şaşkınlıkla bana baktı.''Edward onu dinle.''dedi''Sanırım
haklı.
''Evet haklı''dedi Alice.
''Bunu yapamam.''Edward'ın sesi buz gibiydi.
''Emmet da burada kalmalı.''diye devam ettim''Emmet'ın adamın
dikkatini çektiği kesin.''
''Ne?''dedi Emmet bana dönerek.
''Eğer kalırsan James'i bir güzel haklarsın.''dedi Alice bana
katılarak.
Edward inanamayan gözlerle Alice'e baktı.''Sence onun yanlız gitmesine
izin mi vermeliyim?''
''Tabiki hayır''dedi Alice.''Jasper ve ben onu götürürüz.''
''Bunu yapamam.''diye tekrarladı Edward ama bu sefer sesinde hafif bir
yenilgi vardı.Onunda aklına yatmaya başlamıştı.
İkna edici olmaya çalışıyordum.''Buralarda bir hafda kadar
kal...''yüzünü aynadan gördüm ve heme düzelttim.''...yani bir kaç gün
kal.Bırak da Charlie beni kaçırmadığını görsün ve James de boşu boşuna
bir şeylerin peşinden koşsun.Benim peşimi bıraktığından emin ol.Sonra
benimle buluşursun.Şöyle bir dolaş,sonra Alice ve Jasper da eve
dönebilirler.''
Söylediklerimi düşünmeye başladığını görebiliyordum.
''Seninle nerede buluşayım.''
''Phoenix'te tabiki.''
''Hayır.Nereye gideceğini duyacaktır.''dedi sabırsızlıkla.
''Sende açıkça ona bunun bir oyun olduğunu göstereceksin.Onun
dinlediğini bildiğimizi bilecek.Söylediğim yere gidip gitmeyeceğimi asla
bilemeyecek.
''Bu kız tam bir şeytan.''dedi gülerek.
''Ya bu işe yaramazsa?''
''Phoenix'te bir kaç milyon insan var''dedim ona.
''Bir telefon defteri bulmak o kadar da zor değil''
''Eve gitmeyeceğim.''
''Aa?''dedi
''Kendi evimi tutacak kadar büyüdüm ben.''
''Edward bizyanında olacağız.''diye hatırlattı Alice.
''Phoenix'te ne yapacaksın?''diye sordu sert bir şekilde.
''Dışarı çıkmadan bekleyeceğim.''
''Aslında bu hoşuma gitti.''Emmet hiç şüphe yokki James'i köşede
sıkıştırmayı düşnüyordu.
''Kapat çeneni Emmet.''
''Bak eğer Bella yanımızdayken onu alt etmeye çalışırsak birinin
yaralanma riski çok fazla olur.Belki ona bir şey olur yada onu korumaya
çalışırken sana.Ama eğer onu yanlız yakalarsak...''dedi hafif bir
gülümsemeyle.Haklıydım.
Kasabaya doğru yol alırken cip yavaşça kıvrılıyordu.Bu cesaret dolu
konuşmama rağmen tüylerimin hala diken diken olduğunu
hissedebiliyordum.Bir an Charlie'yi evde tek başına,yürekli olmaya
çalışırken düşündüm.
''Bella''Edward'ın sesi çok yumuşak çıkmıştı.Alice ve Emmet pencereden
dışarı baktılar.''Eğer sana bir şey,herhangi bir şey olmasına izin
verirsen bundan seni sorumlu tutacağım anlıyor musun?''
''Evet.''dedim yutkunarak.
Alice döndü.
''Jasper bunun altından kalkabilir mi?''
''Ona bir şans ver Edward.Bütün bu olanlar düşünüldüğünde çok çok
iyiye gidiyor.''
''Bunu becerebilir misin?''diye sordu.Alice çok zarifti ama öyle tuhaf
bir şekle girdi ki korktum.Edward ona gülümsedi ve
sessizce''Düşüncelerini bu kadar açığa vurma.''dedi.



Alıntıdır !
Admin
Admin
Kontes
Kontes

Mesaj Sayısı : 157
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 11/07/10
Yaş : 28
Nerden : Yalova

https://twilightserisi-tr.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz